2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu Kapsamında Satış Süreci ve Satış Avansının Mahiyeti

ÖZET

İcra Hukuk sistemimizi düzenleyen 2004 sayılı 09.06.1932 tarihli İcra ve İflas Kanunu‘nun 106 ve devamı maddelerinde icra alacağının tahsili amacı ile satış işlemlerinin usulü düzenlenmiştir. Yazımızda ise satış sürecinin tamamına ilişkin düzenlemelerden bahsetmeyip yalnızca satış avansına ilişkin hususlardan ve uygulamalardan, bu uygulamalara ilişkin yüksek mahkeme kararları ile birlikte açıklamalardan ve dahi uygulamadaki eksikliklerden bahsedilecektir.

GİRİŞ
Taşınırlar ve taşınmazlar için satış talep etme süreleri 6 ay ve 1 yıllık sürelere tabi iken; İİK’nın 106. maddesinde 30.11.2021 tarihinde yapılan son değişiklik ile satış talep edilme süreleri tüm haczedilen mallar için 1 yıl olarak düzenlenmiştir. Hukukumuza hâkim olan zaman bakımından uygulama ilkeleri gereği söz konusu değişiklik yürürlüğe girdiği tarihten sonraki işlemler için uygulanacaktır.

30.11.2021 tarihindeki değişiklikten önce haczedilen bir mal için süresi içerisinde (taşınırlar için 6 ay taşınmazlar için 1 yıl) satış talep edilmesi ve İİK madde 110 gereği gerekli giderin depo edilmesi halinde hacizler kalkmamaktaydı. Bu şartlar altında konulan haciz hiç bir zaman düşmemekteydi. Bu durum borçlu adına aşırı derecede aleyhte bir durumu oluşturmaktaydı. Zira İİK da dosyaya depo edilmesi gereken miktar ile ilgili bir açıklık bulunmadığından dolayı alacaklı kendi kanaatince bir bedeli satış avansı adı altında dosyaya depo etmekte ve kendisine sonsuz bir haciz hakkı elde etmekteydi.

“Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu kararında da belirtildiği üzere icra müdürü satış talebini reddetmiş olsa bile İİK’nın 106. maddesi uyarınca iki yıl içinde (10.05.2007 tarihinde) satış talebinde bulunan, 59. maddesi uyarınca satış masrafını yatıran şikâyet olunan …’nin kanuni gerekleri yerine getirmiş olması nedeniyle haczinin ayakta olduğunun kabulü ile şikâyetin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile şikâyetin kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.” Yargıtay 23. HD 2016/8650 E, 2020/1936 K, 04.06.2020 tarih1

“Somut olayda taşınmazların, 10.08.2010 günü icra müdürlüğü kararı ile haczedildiği, alacaklı vekilinin 10.08.2010 tarihinde satış talebinde bulunduğu, (45TL+5TL) 50 TL’den ibaret satış avansının ise 03.05.2011 tarihinde yatırıldığı görülmektedir. Satış talebinden sonra icra müdürlüğünce satış avansının tamamlatılması konusunda herhangi bir süre verilmediği, haciz tarihinden itibaren iki sene olan satış isteme süresi içinde satış avansının az da olsa yatırıldığı, geçerli satış talebinde bulunulduğu, bu sebeple taşınmazlar üzerindeki haczin düşmediği anlaşılmaktadır. Her ne kadar tapu kayıtlarına 10.08.2010 tarihli icra müdürlüğü haciz kararı işlenmemiş ise de, haciz kararının tapu kayıtlarına işlenmesi yalnızca bir muhafaza işlemi olduğundan, icra müdürlüğünün karar tarihi haciz tarihi kabul edileceğinden 10.08.2010 tarihinde taşınmazların haczedildiğinin kabulü zorunludur.” Yargıtay 12. HD 2016/16797 E, 2017/8807 K, 05.06.2017 tarih2

31.11.2021 TARİHLİ DEĞİŞİKLİK SONRASI UYGULAMA

İcra ve İflas Kanunu’nda yapılan son değişiklik ile birlikte bu hususlarda da önemli değişiklikler yapılmıştır.

Bu değişiklikler ışığında geçerli bir satış işlemi için şu aşamaların tamamlanması gerekecektir.

1- Süresi İçerisinde Yapılmış Satış Talebi

İİK madde 106 da belirtildiği üzere usulüne uygun konulmuş bir haczin ardından, süresi içerisinde usule uygun satış talebinde bulunulması gerekmektedir. Bu süreler taşınırlar ve taşınmazlar için eşitlenerek 1 yıl olarak düzenlenmiştir. 31.11.2021 tarihli 7343 sayılı İcra ve İflas Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 57. maddesi gereği “kanunda düzenlenen değişiklikler kanunun yayımlanma tarihinde yürürlüğe girdiği için 30.11.2021 tarihinden sonra konulacak hacizlerde taşınır ya da taşınmaz olduğu fark etmeksizin 1 yıl içerisinde satılması talep edilmesi gerekecektir.”3

“… Aynı Kanun’un 110. maddesinde ise yasal süresi içinde malın satılması istenmez veya talep geri alınıp da bu müddet içinde yenilenmezse, o mal üzerindeki haczin kalkacağı düzenlenmiştir. İİK ‘nın 106 ve 110. maddelerinin her haciz için ayrı ayrı değerlendirileceği tabiidir. Ancak haczedilen mal hakkında, İİK madde 97/8 gereğince istihkak davası açılır ise, satış isteme süresi işlemez…” Yargıtay 12 HD 2021/6675 E, 2021/7814 K, 22.09.2021 tarih4

Kanun değişikliğinden sonra İİK madde 106/1’de “Alacaklı veya borçlu, hacizden itibaren bir yıl içinde haczolunan malın satışını isteyebilir. Borçlunun üçüncü şahıslardaki alacağı da bu hükme tabidir” şeklinde bir düzenleme yapılmıştır. Bu halde uygulamada sıkça yapılan işlem olan Bankalarda bulunan paranın haczi ve ya borçlunun çalıştığı iş yerine maaş haczi gönderilmesi konusunda satış talebi hususunun ne şekilde çözümlenmesi gerektiği önemlidir. Şayet 3. Kişilerdeki alacakların konusu para ise 3. Kişiye gönderilen paranın icra dosyasına gönderilmesi ihbarnamesi satış talebi mahiyetindedir. Süresi içerisinde 3. Kişideki paranın istenmesi talep edilmesi halinde İİK 106. maddedeki hususlar yerine getirilmiş olur.

“… Borçlunun, İş Bankası Maslak Şubesindeki mevduatına 26.06.2013 tarihinde haciz konulmuştur. İİK’nin “paraya çevirme” başlığını taşıyan 106 ve devamı maddelerinde taşınır ve taşınmaz malların satış usulü düzenlenmiştir. Olayımızda haciz, satılarak paraya çevrilmesi zorunlu mala değil, bankadaki paraya konulmuştur. Her ne kadar alacak ve para menkul hükümlerine göre haczedilir ise de, bu paranın satılarak paraya çevrilmesi söz konusu olamayacağından satış isteme açısından İİK’nin 106. ve 110. maddelerinin tatbiki düşünülemez. Ancak yasada para alacağı üzerine konulan haczin ne kadar süreyle mevcudiyetini koruyabileceği yönünde bir açıklık bulunmadığından İİK’nin 106. maddesinde menkul mallar için öngörülen altı aylık sürenin para alacakları yönünden hacizden itibaren paranın istenmesi için gerekli azami süre olarak kıyasen uygulanması gerekmektedir. Somut olayda alacaklı, 21.05.2014 tarihinde İcra Müdürlüğüne başvurarak, haczedilen paranın dosyaya gönderilmesi için talepte bulunmuştur. Bu durumda alacaklı tarafından haciz tarihinden itibaren altı aylık süre içinde paranın istenmesi keyfiyetinin yerine getirilmediği ve para üzerindeki haczin kalktığı görülmektedir. O halde Mahkemece dava tarihinde geçerli bir haciz bulunmadığı gerekçesi ile davanın ön koşul yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile kabul kararı verilmesi doğru görülmemiştir…” Yargıtay 8. HD 2016/5993 E, 2019/4155 K, 16.04.2019 T5

Şayet 3. Kişilerdeki alacaklar konusu direkt para olan mal olmayıp paraya çevrilebilecek nitelikte mal varlığı ise yapılacak haciz işlemi ile bu mallar üzerine haciz konulmalı ve süresi içerisinde satış talep edilmelidir.

2- Süresi İçerisinde Yatırılmış Satış Avansı

Kanunun paraya çevrilmesi gereken mallarla ilgili satış talep edilmesi gereken süre içerisinde satış avansının da yatırılması gerektiği belirtilmiştir. İİK madde 106/3 de “Satış talebiyle birlikte kıymet takdiri ve satış giderlerinin tamamının peşin olarak yatırılması zorunludur.” şeklinde bir düzenleme yapılmıştır. Ayrıca İİK madde 59’da “Takip masrafları borçluya aittir. Alacaklı, yapılmasını talep ettiği muamelenin masrafını ve ayrıca takip talebinde bulunurken borçlunun 62 nci maddeye göre yapabileceği itirazın kendisine tebliğ masrafını da avans olarak peşinen öder” hükmü ile de alacaklının yapacağı işlemler için masrafı önceden dosyaya yatırması gerektiği belirtilmiştir.

Bu halde bir malın üzerine haciz konulmasından sonra kanunun aradığı amaç bu malın alacaklı tarafından satışına gidilerek paraya çevrilmesinin beklenmesidir. Bu amaçla gerekli masrafların talep ile birlikte dosyaya yatırılması gerekecektir. Yazımızın önceki kısımlarında belirttiğimiz üzere İİK da yapılan değişiklikten önce satış avansı ve satış talep edilmesi üzerine alacaklının borçlunun malı üzerinde sonsuz bir haciz hakkı söz konusu oluyordu. İİK da yapılan 31.11.2022 tarihli değişiklikten sonra İİK madde 106/1 gereği tüm taşınmazlar yönünden 1 yıl ve 106/2 gereği de satış sürecinin işlemlerden dolayı gecikmesi halinde 1 yıl uzaması ile neticeten 2 yıl olarak belirlenmiştir. Yani kanunun eski halinde alacaklının borçlunun malı üzerinde elde ettiği sonsuz haciz hakkı kanun değişikliğinden sonra en fazla 2 yıl olarak borçlunun lehine düzenlemeye gidilmiştir.

Üçüncü Kişilerde bulunan alacaklara ilişkin olarak;

Haciz konulan mal para dışında bir mal varlığı ise kanunen satış avansı yatırılması gerekliliğinin getirilme sebebi; haciz konulan malın paraya çevrilmesi sürecinde gerekli harcamaların yapılabilmesi için gerekli masrafın önceden dosyaya depo edilmesi ihtiyacı duyulmasındandır. Ancak konusu direkt para olan üçüncü kişilerdeki alacaklara haciz konulduğu zaman; paranın satışı ve paraya çevrilmesi gibi bir süreç olmayacağından dolayı dosyaya satış avansı yatırılması manasız olacaktır. Yine de kanunda en uzun sürelerde haczin baki kalabilmesi için bir işlem yapılması gerekmektedir. Bu durumda İİK 89. madde yol göstericidir. Kanunun 89. Maddesinin 1. Fıkrasında borçlunun 3. Kişilerdeki alacaklarının ne şekilde haczedileceği 3. Kişilere ne şekilde bildirimde bulunulacağı belirtilmiştir. Yani 89/1 maddesine istinaden gönderilen ihbarname aslında bir direkt haciz koyma işlemi olmayıp haciz konulabilecek malın var olup olmadığının sorulduğu bir işlemdir. Şayet 3. Kişi süresi içerisinde 89/1 ihbarnamesine cevap vermez ve ya borçlunun kendisinde alacağı olduğunu kabul ederse ortada haciz konulabilecek 3. Kişide bulunan bir mal varlığı konulmuş olur. Bu aşamadan sonra 3. Kişideki alacak şayet para ise bu alacağın icra dosyasına gönderilmesi için 89/3 gereği 3. Kişiye gönderilecek ikinci bir haciz ihbarnamesi ile haciz işlemi gerçekleşmiş olur. Konusu direkt para olan 3. Kişilerdeki alacaklarda satış avansı yerine geçen işlem 89/3 gereği gönderilen ikinci ihbarnamenin kendisidir. Şayet 3. Kişilerdeki alacaklar konusu direkt para olan mal olmayıp paraya çevrilebilecek nitelikte mal varlığı ise yapılacak haciz işlemi ile bu mallar üzerine haciz konulmalı ve süresi içerisinde satış talep edilmelidir.

3- Satış Avansının Depo Şekli

Burada tartışılması gereken bir diğer husus ise dosyaya yatırılması gereken satış avansının “satış avansı” başlığı altında yatırılmasının gerekip gerekmediği hususudur. İİK madde 106/3 de “Satış talebiyle birlikte kıymet takdiri ve satış giderlerinin tamamının peşin olarak yatırılması zorunludur.” hükmü gereği dosyaya satış talebi ile birlikte satış giderlerinin tamamını karşılayacak bedelin yatırılmasını zorunlu kılmıştır. Hatta maddenin devamı fıkralarında “Yukarıdaki fıkralar uyarınca satış talebiyle birlikte peşin olarak yatırılan miktarın satış işlemleri sırasında yetersiz kaldığı anlaşılırsa icra müdürü tarafından satış isteyene on beş günlük süre verilir ve bu sürede eksik miktar tamamlanmazsa satış talebi vaki olmamış sayılır.” şeklinde hüküm tesis etmekle, satış talebinin geçerliliğini icra müdürünün yatırılan miktarın yeterli olduğunu kabul etmekle vaki olacağını belirtmiştir. Ancak; kanunda bu paranın hangi başlık altında yatırılması gerektiği belirtilmemiştir. Bu halde örneklendirmek gerekir ise haciz konulması, yakalanması, kıymet takdiri yapılması ve satışı birlikte talep edilmiş bir taşınır (aracın) için tüm bu işlemlere yetecek kadar masrafın “kıymet takdiri yapılması için gider avansı” başlığı altında dosyaya depo edilmesi halinde, bariz bir şekilde depo edilen paranın kıymet takdiri için gerekli giderden fazla olması durumunda, bu gider hangi başlık altında yatırılırsa yatırılsın satış avansı olarak kabul edilmesi gerekmektedir. Zira dosyaya yatan paranın dosyaya yatırılış amacı haciz konulan malın satışına ilişkin işlemlerin yapılması içindir. Kanunda bırakılan bu boşluk kanun koyucu tarafından bilerek bırakılmış bir kural içi boşluk mahiyetindedir.

Uygulamada icra müdürlükleri ve icra hukuk mahkemeleri tarafından bu husus göz ardı edilmekte ve satış avansı başlığı altında yatırılmayıp başka bir başlık altında yatırılan giderlerin satış avansı olarak kabul edilmediği görülmektedir. Hâlbuki dosyaya depo edilen giderin hangi amaca hizmet etmesi için dosyaya yatırıldığı resen araştırılmalıdır.

4- Satış Avansının Miktarı

Satış avansının hangi miktarlarda dosyaya depo edilmesi gerektiği ile ilgili olarak İİK 106/7 maddesi düzenlenmiştir ve önceki uygulamalardaki dosyaya yatırılan ve satış işlemlerini gerçekleştirebilmekten uzak miktarların satış avansı olarak kabul edilmesinin önüne geçilmiştir. İlgili madde ile Adalet Bakanlığına her yıl tarife ile gerekli satış avansının belirlenmesi görevi yüklenmiştir. Kanunda her yıl için yeniden değerlemenin, uygulamadaki tutarsızlıkların ve ülke genelindeki icra hukuku kurallarının bir standarda ulaşması açısından yapılan bu düzenleme büyük önem arz etmektedir.6

SONUÇ
Yazımızın içeriğinde satış sürecinin tamamına ilişkin süreç değil sadece satış talebi ve satış avansı hususları ele alınmıştır. Geçerli bir satış işleminin olabilmesi için kanundan doğan diğer zorunluluklardan olan kıymet takdiri, kıymet takdirinin ilgililere tebliği, satış kararı ve satış kararının ilanı gibi hususlara da dikkat edilmesi gerekmektedir.

UYAP sisteminin kullanılmaya başlandığı ilk aşamalarda ve sistemin kullanılmadığı dönemlerde satış avansının dosyaya depo edildiği başlık hususu çokça hukuki uyuşmazlığa neden olmuş olsa da UYAP sisteminin aktif olarak kullanılmaya başlandığı tarihlerden sonra bu konu altındaki uyuşmazlıklar yok denecek kadar azalmıştır.

31.11.2021 tarihli değişiklik ile gelen hususlar her ne kadar büyük ölçüde alacaklı aleyhine yapılmış ise de takip hukukunun amacı olan alacağın tahsiline yönelik alacaklıyı zorlayıcı borçluya ise imkân tanıyıcı yenilikler getirmiş olduğundan; yapılan değişiklikler yerinde olmuştur.

Av. Mehmet Ergün – Fırat Gültekin & Partners


  1. Yargıtay 23. HD 2016/8650 E, 2020/1936 K, 04.06.2020 tarihli kararı
  2. Yargıtay 12. HD 2016/16797 E, 2017/8807 K, 05.06.2017 tarihli kararı
  3. 7343 sayılı İcra Ve İflas Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
  4. Yargıtay 12. HD 2021/6675 E, 2021/7814 K, 22.09.2021 tarihli kararı
  5. Yargıtay 8. HD 2016/5993 E, 2019/4155 K, 16.04.2019 tarihli kararı
  6. 31772 sayılı 8 Mart 2022 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Adalet Bakanlığı satış giderleri tarifesi

Platformunuzu seçin ve paylaşın.