Anonim Şirketlerde Fikri ve Sınai Hakların Sermaye Olarak Konulması

Giriş:

Anonim şirketler, Türk Ticaret Kanunu düzenlemesinde sermaye şirketleri sınıfında yer almaktadır. Bu nedenle sermaye olmaksızın bir anonim şirketin kurulması mümkün değildir. Bu hususta TTK, anonim şirketin kurulabilmesi için en az sermaye tutarını ve anonim şirketlere sermaye olarak konulabilecek değerlerin ne olduğunu belirlemiştir. Anonim şirketin kurulması veya kurulan anonim şirkete ortaklık teklif eden yeni hissedar, ihtiyaç duyulan sermayeyi nakdi sermaye olarak koyma zorunluluğu bulunmamaktadır. Nakdi sermaye yanında ayni sermaye konularak da anonim şirket kurulabilir. Hatta sadece ayni sermayeyle anonim şirket kurulmasını engelleyen yasal bir düzenleme de yoktur. Fikri mülkiyet hakları da maddi değer içermesi nedeniyle anonim şirketin kurulmasında ayni sermaye olarak konulabilmektedir.

I- Anonim Şirkette Sermaye Kavramı:

A. Genel Olarak Sermaye Kavramı

Şirketlerde sermaye kavramı, şirketin esas sözleşmesinde belirttiği faaliyeti gerçekleştirebilmesi için sahip olması gereken maddi ve manevi değerleri ifade etmektedir. Sermaye, şirketlerin öz kaynaklarından bağımsız olarak bir ticaret işinin kurulabilmesi, yürütülebilmesi gereken işe başlanırken işletmeyi kuranlar tarafından, işletmeye konulan para, mal, emek, anapara ve paraya çevrilebilir, ekonomik değeri olan hizmetlerin, kişisel emeklerin, ticari itibarların tamamını ifade etmektedir.1

B. Ticaret Şirketlerinde Sermaye Kavramı

Ticaret şirketlerin faaliyetlerini sürdürebilmeleri için sermaye, en önemli unsurlardan birisidir. Bir ticari şirket, tüzel kişiliği ticaret siciline tescil edilmesi ile kazanmaktadır ve tüzel kişilik şirketlerin hak sahibi olma ve borç altına girebilmesinin ön koşuludur.

Ticari şirketlerin ticari faaliyetini sürdürebilmesi için bir malvarlığına sahip olması gerekir. Şirket faaliyetini sürdürebilmesi ve kazanç elde edip ortaklarına bunu dağıtabilmesi için gereklidir. Malvarlığı sayesinde hukuki işlemlerin bir karşılığı teminatı fonksiyonu göstermektedir. Ayrıca şirket sermayesi ile malvarlığı kavramları ilk başta aynı şey gibi gelse de farklı kavramlardır. Malvarlığı, sürekli ve değişebilen değerlerin toplamını oluşturan dinamik bir kavramdır. Oysa sermaye, şirketin esas sözleşmesine yazılan, ticaret siciline tescil edilen sabit bir değeri ifade etmektedir.

Ticaret şirketlerinde ise sermaye, ortakların “katılma payı” olarak şirkete getirmeyi taahhüt ettikleri malvarlığı değerlerinin toplamını ve bu değerlerin nakit olarak gösterilmesini ifade eder. Anonim şirketleri, sermaye şirketleri içinde önemli yer tutmaktadır. Bu şirketler kurulurken hissedarlar taahhüt ettiği nakdi ve ayni sermayeyi şirket hesabına aktarmak zorundadırlar aksi takdirde şirket her zaman ortağa karşı dava açmak suretiyle bunun tahsili yoluna gidebilir.2

C. Ayni Sermayenin Özellikleri

Her ne kadar TTK m. 127’de ayni sermaye olarak getirilecek değerlerde bir sınırlama yapılmamış ise de anonim şirkete ayni sermaye olarak konulabilecek değerlerin maddi edim, devredilebilme ve nakden değerlendirilebilme özelliğine sahip olması gereklidir.

a. Maddi Edim Özelliği;

Her şeyden önce ayni sermaye, bir malvarlıksal değere ya da en geniş anlamda bir maddi edime ilişkin olmalıdır. Doğrudan doğruya borçlunun malvarlığı ile yerine getirilmesi gereken maddi bir borcun konusunu ifade eden maddi edim, taşınır, taşınmaz eşya şeklinde maddi bir mal olabileceği gibi hak da olabilecektir. Maddi edim niteliğinde olmayan bedeni ya da fikri çalışma gücü ile yerine getirilebilen şahsi edimlerin anonim şirkete sermaye olarak getirilmesi mümkün değildir. Ayni sermayenin maddi edim özelliğine sahip olmasının bir başka sonucu da olumsuz edimlerinde anonim şirkete sermaye olarak taahhüdünün hukuken imkansız olmasıdır.3

Anonim şirkete getirilmesi taahhüt edilen ayni sermayenin konusu, bir malvarlığı hakkının tamamen devri olabileceği gibi söz konusu hakkın içeriğindeki bazı yetkilerin bağımsızlaştırılarak ayrı bir hak olarak devri de mümkündür. O halde bir taşınmaz anonim şirkete sermaye olarak getirilebileceği gibi bir taşınmaz üzerinde tesis edilen irtifak hakkının da anonim şirkete sermaye olarak getirilmesi mümkündür. Nitekim yeni TTK m. 127/1-d’de “taşınır ve taşınmazların faydalanma ve kullanma hakları”nın sermaye olarak taahhüdü düzenlenmiştir. Aynı şekilde yeni TTK m. 131/2’de de bütün malvarlığı unsurları açısından malvarlığı unsurunun tamamen devrinin taahhüt edilmeyeceğini dikkate alan kanun koyucu, bir karine getirmiştir. Buna göre, esas sözleşmede malvarlığı konusu üzerindeki hangi hakkın devrinin taahhüt edildiği açıkça belirtilmemiş ise, sermaye olarak konan ayınların mülkiyetinin şirkete ait ve hakların da şirkete devredilmiş olduğu kabul edilir. Esasen mülga TTK m. 139’un ikinci bendindeki, “imtiyaz ve ihtira beratlarının ve alameti farika ruhsatnameleri gibi sınai haklar” ifadesindeki “gibi” kelimesinden ve sekizinci bentteki “iktisadi değeri olan sair haklar” ibaresindeki “sair” sözcüğünden dolayı halihazırda da ticaret şirketlerine konulacak ayni sermaye türlerinde bir sınırlama olmadığı öğretide de kabul edilmektedir.4

b. Devredilebilme Özelliği;

Ayni sermayenin maddi edim niteliğine sahip olması yanında ayrıca devredilebilir nitelikte de olması gereklidir. Esasen ayni sermaye taahhüdünde bulunan pay sahibi, taahhüdü ile taahhüde konu malvarlığı değerini anonim şirkete devri borcunu üstlendiğinden bu malvarlığı unsuru devredilebilir nitelikte olmalıdır.

Devredilebilme özelliğine sahip olmayan sermaye taahhütlerinin ifası da mümkün olamayacağından anonim şirket tüzel kişiliğinin malvarlığına intikal etmesi mümkün olamayacaktır. Daha önce de ifade ettiğimiz gibi devredilebilme özelliği m. 127/1-j’de de açıkça ifade edilmiştir. Devredilebilme özelliğinin ayrıca düzenlenmesinin nedeni, devredilemeyen malvarlığı haklarının da bulunmasıdır. Devredilemeyen ayni sermayenin anonim şirketlere sermaye olarak konulması söz konusu olamayacağı gibi devredilebilen bir ayni sermaye unsurunun üzerinde devir engelinin bulunması halinde de anonim şirkete sermaye olarak taahhüdü de söz konusu değildir.

c. Nakden Değerlendirilebilme Özelliği;

Ayni sermayenin bu özelliği, anonim şirket sermayesinin belirli ve paylara bölünmüş olması ve nakden ifade edilmiş olması zorunluluğu ile doğrudan ilgilidir. Yeni TTK m. 341 uyarınca, esas sermayenin tamamı kurucular tarafından taahhüt olunmalıdır. Esas sermayenin tamamının taahhüt edilebilmesi için şirkete sermaye olarak getirilecek ayınların bulunması halinde bunların nakden değerlendirilmesi gereklidir. Nitekim m. 339/2-e’de de açıkça ifade edildiği üzere, paradan başka sermaye olarak konan haklar ve ayınların bulunması halinde bunların değerleri ile birlikte bunlara karşılık verilecek payların miktarı esas sözleşmede bulunması gereken zorunlu unsurlardandır. Bu nedenle geçerli bir esas sözleşmenin hazırlanabilmesi içi ayni sermayeye değer biçilmesi ve biçilen miktarında bilinmesi zorunludur. Aynı şekilde TTK m. 127/1-j bendine göre de ayni sermayenin nakden değerlendirilebilmesi gereklidir. İlgili hükümler birlikte değerlendirildiğinde anonim şirketlere taahhüt edilecek ayni sermayenin nakden değerlendirilebilir olması gerekmektedir. Bu nedenle, nakden değerlendirilmesinde güçlük bulunan ya da mümkün olmayan sermaye değerleri, malvarlığı niteliğini taşısalar bile, anonim şirkete sermaye olarak taahhüt edilemezler.

II. Anonim Şirketlerde Sermaye Olabilecek Değerler:

Kanun’da aksi yönde bir düzenleme bulunmaması şartıyla, ticaret şirketlerine sermaye olarak getirilebilecek malvarlığı unsurları (TK m. 127) sayılmıştır.
Buna göre ;

  • para, alacak,
  • kıymetli evrak, sermaye şirketlerine ait paylar,
  • fikrî mülkiyet hakları, elektronik ortamlar, alanlar, adlar ve işaretler gibi değerler,
  • taşınırlar ve taşınmazlar, bunlar üzerindeki faydalanma ve kullanma hakları,
  • kişisel emek, ticari itibar,
  • ticari işletmeler,
  • maden ruhsatnameleri gibi ekonomik karşılığı olan diğer haklar,
  • devrolunabilen ve nakden değerlendirilebilen diğer her türlü unsurdur. Türk Ticaret Kanun’unun 127. Maddesinin son fıkrasında devrolunabilen ve nakden değerlendirilebilen diğer her türlü unsur ifadesinden de anlaşılacağı üzere, sermaye olarak getirilebilecek maddi değerler sınırlı sayıda değildir. Örneğin, hükümde özel olarak belirtilmese de, hizmet edimlerinin aksi yönde özel hüküm olmadığı sürece ticaret şirketlerine sermaye olarak getirilmesi mümkündür. (BK m. 428, 429, TK m. 127/j). Elektronik ortamlar, alanlar, adlar ve işaretler gibi değerlerin sermaye olabilmesi için, haklı olarak kullanılıyor ve devredilebilir olmaları gerekir (TK m. 127/h).5

III. Anonim Şirkette Ayni Sermaye Olarak Konulamayacak Değerler:

Anonim şirketi düzenleyen hükümler arasında TTK 342 ‘de anonim şirkete ayni sermaye olarak konulabilecek malvarlığı unsurları düzenlenmiştir. TTK 342/1 – Üzerlerinde sınırlı ayni bir hak, haciz ve tedbir bulunmayan, nakden değerlendirilebilen ve devrolunabilen, fikrî mülkiyet hakları ile sanal ortamlar da dâhil, malvarlığı unsurları ayni sermaye olarak konulabilir. Hizmet edimleri, kişisel emek, ticari itibar ve vadesi gelmemiş alacaklar sermaye olamaz.6

Üzerinde sınırlı bir ayni hak, haciz veya tedbir bulunan bir ayni değerin anonim (TTK 342/1) şirkete sermaye olarak getirilebilmesi mümkün değildir. Buna fikri mülkiyet hakları ile sanal ortamlardaki malvarlığı unsurları da dahildir. Anonim şirketlere, üzerlerinde sınırlı ayni bir hak, haciz ve tedbir bulunan, nakden değerlendirilemeyen ve devrolunamayan fikri mülkiyet haklarının sermaye olarak konulması mümkün değildir. Bir başka deyişle, anonim şirketlere fikri mülkiyet haklarının sermaye olarak konulabilmesi için devredilebilir nitelikte olması, nakden değerlendirilebilmesi ve her türlü sınırlandırmadan uzak olması zorunludur.

Vadesi gelmemiş alacaklara diğer şirketlerde sermaye olarak konulabildiği halde sermaye şirketlerinden kabul edilen anonim şirketlerde kanun buna izin vermemektedir. Vadesi gelmemiş alacaklar, kuruluş sermayesinin şirkete konulmasının gecikmesinin önlenmesi amaçlanmıştır.

IV. Anonim Şirkette Ayni Sermaye Değerinin Belirlenmesi

a) Alacağın Sermaye Olarak Taahhüt Edilmesi

Anonim şirketin kuruluşunda alacak, sermaye olarak taahhüt edilmişse, bu alacağın gerçek ve geçerli olup olmadığına, tahsil kabiliyetinin bulunup bulunmadığına, üzerinde haciz olup olmadığına ve vadesinin gelip gelmediğine ilişkin tespitler ve tam değerleri değerleme raporunda bulunmalıdır. Her bir ayni sermaye için ayrı ayrı olmak üzere, bu varlıklar karşılığında tahsis edilmesi gereken pay miktarı ve TL karşılıklarına ilişkin hesaplama da değerleme raporuna yazılır. Belirtilen bu hususlara ilişkin açıklamalar, tatmin edici gerekçeler içermeli ve hesap verme ilkesinin icaplarına uygun olmalıdır. Değerleme raporuna, kurucular ve menfaat sahipleri itiraz edebilir (TK m. 343). İtiraz üzerine mahkemece ne tür bir yol izleneceği hükümde açıklanmamıştır. Mahkemece bilirkişiden itiraz edilen konularda ek rapor istenebileceği ya da yeni bir bilirkişi atanabileceği düşünülebilir. Buna karşın, itiraz için kanunda bir süre öngörülmemiş olması, uygulama bakımından çözümü zor problemlere sebep olacaktır. En geç mahkemece raporun onaylanmasından önce itirazın yapılması gerektiği hükümden anlaşılmaktadır. Zira, mahkemenin onayladığı rapor kesindir (TK m. 343/son).

Mahkemenin raporu onaylamak için ne kadar bekleyeceği ya da onaydan önce raporun kimlere tebliğ edileceği açıklanmamıştır. Rapor itiraz hakkı olan kişilere tebliğ edilecektir. Ancak, itirazın menfaatini ispat eden herkes tarafından yapılabilecek olması çözümü imkansızlaştırır. Kanaatimce TK m. 343/son cümlenin madde metninden çıkarılması doğabilecek sorunları da bertaraf edecektir. Zira, TTK’da da bilirkişi tarafından değer biçilmesi aranmakla birlikte, mahkemenin alınan bilirkişi raporunu onaylaması aranmıyor ve bu farklılık korunması gereken bir menfaati de zedelemiyordu.

Fikri mülkiyet haklarının anonim şirketlere ayni sermaye olarak taahhüt edilmesi, borç doğuran bir işlemdir. Sermaye taahhüdüyle borçlandırıcı işlem gerçekleşmektedir. Fikri mülkiyet hakkının, hak sahibinin malvarlığından çıkıp anonim şirketin malvarlığına dâhil olması için ayrıca tasarruf işlemine ihtiyaç vardır. Ayni sermaye olarak taahhüt edilen fikri mülkiyet hakları anonim şirket tarafından devren kazanılacağından, tasarruf aşamasının gerçekleşmesinde tescil sistemi sınırlı bir rol oynamaktadır. Çünkü gerek fikri haklar gerekse sınai hakların devri, kural olarak sicile tescil şartına bağlanmamıştır. Bu kuralın istisnası, ortak marka ve garanti markasıdır. MarKHK m. 60’a göre, söz konusu markaların devri, Marka Sicili’ne kayıt halinde geçerlidir.

TTK m. 128/V hükmü, taşınmazlar ve bunlar üzerindeki sınırlı ayni hakların anonim şirket tarafından kazanılmasını tescil şartına tabi tutmakta, devri tescil şartına tabi diğer malvarlığı unsurlarına lafızda yer vermemektedir. Ancak kanımızca bu hüküm, devri tescil şartına bağlanmış tüm malvarlığı unsurları ve bu arada garanti markası ve ortak markayı da kapsayacak şekilde geniş yorumlanmalıdır. Çünkü MarKHK m. 60 kanunda öngörülen hallerde hakkın tescilsiz kazanılabileceğini saklı tutmamaktadır. Bu çözüm tarzı sicile güven ilkesine de hizmet edecek niteliktedir. Buna karşılık ortak marka ve garanti markası dışında kalan sınai haklar ve fikri hakların devri yazılı şekil şartı dışında bir şarta tabi tutulmamıştır.7

b) Ayni Sermayeye Değer Biçilmesi

Anonim şirkette para dışında bir malvarlığı değerinin sermaye olarak getirilmesi veya kuruluş sırasında bir işletme veya ayın devralınması durumunda, mahkemece atanacak bilirkişi tarafından değer biçilmesi zorunludur (TK m. 343). Bu hüküm, şirket malvarlığının, dolayısıyla da üçüncü kişilerin ve diğer pay sahiplerinin korunması maksadıyla getirilmiş, tedbir niteliğinde bir hükümdür. Değer biçecek olan bilirkişi, şirket merkezinin bulunacağı yerdeki asliye ticaret mahkemesince atanır. Bilirkişi raporunda değerlemede kullanılan yöntem belirtmek zorundadır. Burada yöntemin ifade edilmesi yeterli olmayıp, herkes için en adil ve uygun yöntemin neden bu olduğunun cevabı da verilmesi gerekir.

Öte yandan bilirkişinin sunduğu rapora, kurucular ve menfaat sahiplerinin itiraz etme hakkı vardır. İtiraz üzerine mahkemenin onayı ile bilirkişi raporu kesinlik arz etmektedir. Hükümde itirazın hangi süre içinde yapılacağı açık bir şekilde öngörülmemiştir. İtiraz süresinin belirlenmesi açısından kurucular beyanı yol gösterici olabilir. Çünkü kurucular tarafından imzalanan kurucular beyanında, ayni sermaye olarak konulan unsurlara biçilen değerlerin uygunluğu da yer almak zorundadır. Bu aşamaya kadar bilirkişi raporuna itiraz etmeyen ve ayni sermayeye biçilen değerin uygunluğunu kurucular beyanıyla kabul eden kurucunun, bu aşamadan sonra itiraz hakkı bulunmamaktadır.

IV. Fikri Ve Sınai Haklar Kavramı

Fikri mülkiyet hukukunun bazı dallarının konusunu oluşturan hukukların, yani fikir ve sanat eserlerinin, patentlerin, faydalı modellerin, endüstriyel tasarımların düzenlendikleri hukukların ve yarı iletken topografyalar ile dijital iletişimlere dair kuralların ortak yanları vardır. Bu hukuklar aklın(zihnin) düşüncenin ve hissedip ifade etmenin ortaya çıkardığı, fikri ürün diye adlandırılan sonucun ve onun sahibinin belirlenmesini, haklarını, korunmasının ve hakların çeşitli hukuki işlemlere konu olmasını düzenler.8

“Fikri Mülkiyet Hakları” Kavramı En geniş anlamıyla fikri mülkiyet hakları, sanayi, bilim, edebiyat ve diğer sanat alanlarında, zihinsel faaliyetlerin sonucunda üretilen fikir ürünlerini koruyan yasal haklardır. Bir başka deyişle, fikri mülkiyet hakları, fikir ürünleri üzerindeki hakları ifade eder. Fakat fikri mülkiyet haklarına konu olan fikri ürünleri ifade etmek amacıyla kullanılan terim açısından literatürde bir fikir birliği bulunmamaktadır. “Fikri haklar”, “fikri mülkiyet”, “fikri ve sınai mülkiyet” ve “fikri, sınai ve ticari mülkiyet” terimleri aynı anlamda kullanılmaktadır. Bu terimler, insan aklının yaratıcılığı sonucunda ortaya çıkan ilmi ve edebi alandaki fikri ürünler ile birlikte sanayide de insan aklının yarattığı her türlü fikir ürünlerini içine alan genel terimlerdir.9

Her ne kadar anılan terim açısından bir fikir birliği bulunmamakla birlikte bugün uluslar arası literatürde kabul edilen terminoloji “fikri mülkiyet (intellectual property) ” terimidir.

Dünya Fikri Haklar teşkilatı (WIPO, World Intellectual Property Organization), “fikri mülkiyet (intellectual property) ” terimini tüm fikri ürünleri içine alan şemsiye bir kavram olarak kullanmakta ve bu kavramı konularına göre sınai haklar “industrial property” ve eser sahibinin hakları “copyright” olmak üzere iki alt başlık altında değerlendirmektedir. Fikri mülkiyet hakkı kavramının şemsiye kavram olarak kullanılması, bu kavramın içerdiği fikri ürünlerin sınıflandırılmasına engel teşkil etmemektedir

Nitekim ülkemiz hukukunda da fikri mülkiyet mevzuatı, fikri ürünün konusuna göre düzenlenmiştir. Fikir ve sanat eserleri ya da yaygın olarak kullanılan terimiyle “telif hakları” yalnızca fikir ve sanat eserleri üzerindeki hakları ele almaktadır. Bunlar dışında kalan fikri ürünler (markalar, patentler, faydalı modeller, coğrafi işaretler vb.) sınai hak başlığı altında değerlendirilir. Belirtmek gerekir ki, sınai mülkiyet haklarının tamamı fikri ürün niteliğinde değildir. Sınai haklarda kendi içinde ikiye ayrılır. Patent, endüstriyel tasarım vb. gibi sınai haklar fikri ürün niteliğinde olmakla birlikte marka, ticaret unvanı, coğrafi işaretler, işletme adları ayırt edici ad ve işaret niteliğindedirler.

Esasen başlangıçta sadece marka, patent ve telif haklarını ifade etmek için kullanılan fikri mülkiyet kavramı zaman içerisinde bilim ve teknolojideki gelişmelerin de etkisiyle yeni hak türlerine konu olmuş ve hala da olmaya devam etmektedir. Bugün gelinen noktada fikri mülkiyet hakları kavramının sadece telif haklarını, sınai mülkiyetin ise sadece patentleri, markaları ve endüstriyel tasarımları ifade ettiğini söylemek doğru olmayacaktır. Zira, teknoloji ilerledikçe anılan kavramının içeriğini kesin sınırlarla çizmek mümkün değildir. Söz konusu kavram giderek genişleme eğilimdedir. Bu eğilimi dikkate alan kanun koyucu fikri mülkiyet haklarının “numerus clausus” sınırlı sayı olduğuna ilişkin anlayışı kabul etmemiştir.10

Fikri ürünün özelliği

  1. Soyutluk
  2. Eşya olmadığı
  3. Somutlaştığı eşyadan farklılığı
  4. Farklı hukuklara tabi olması11

Anonim şirkete ayni sermaye olarak getirilen fikri mülkiyet hakkının üzerinde somutlaştığı fikri ürün değil, fikri mülkiyet hakkının kendisidir. Fikri mülkiyet hakkı anonim şirkete devredildikten sonra, hakkın üzerinde somutlaştığı fikri ürün anonim şirket tarafından kullanılmaktadır. Bir başka ifadeyle anonim şirkete ayni sermaye olarak devredilen, eser ya da buluş değil, bunların üzerindeki fikri mülkiyet hakkıdır. Fikri mülkiyet hakkı anonim şirkete devredildikten sonra, eser ya da buluş anonim şirket tarafından kullanılmaktadır.

Bunun yanında fikri mülkiyet hakları mali yönüyle ayni sermayeye konu olmaktadır. Bu doğrultuda fikir ve sanat eserleri üzerindeki mali haklardan olan işleme hakkı, çoğaltma hakkı, yayma hakkı, temsil hakkı ve işaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletim hakkı anonim şirkete ayni sermaye olarak getirilebilir. Fikir ve sanat eserleri üzerindeki mali haklar bağımsızlık ilkesine tabidir. Bu nedenle mali haklar bir bütün halinde ayni sermaye konusu yapılabileceği gibi, bunlardan biri ya da birkaçının ayni sermaye konusu yapılması da mümkündür.

Buna karşılık fikir ve sanat eserleri üzerindeki manevi hakların ayni sermayeye konu olması mümkün değildir. Sınai hakların manevi yönü zayıftır. Bu haklar daha çok sahibinin mali menfaatlerine hizmet etmektedir. Bunun yanında fikri haklar için söz konusu olan bağımsızlık ilkesi sınai haklar bakımından geçerli değildir. Sınai fikir ürünü ya da ayırt edici ad ve işaret üzerinde, bölünemez bir hak bulunmaktadır.12

A. Anonim Şirketlere Ayni Sermaye Konulabilecek Fikri Mülkiyet Hakları:

Bu bölünmez hakkı ifade eden marka hakkı, patent hakkı, endüstriyel tasarım hakkı, entegre devre topografyası hakkı ve ıslahçı hakkı, anonim şirketlere ayni sermaye olarak getirilebilir. Bunların yanında fikri mülkiyet hakları kapsamında değerlendirmediğimiz, ancak TTK m. 342’nin gerekçesinde geniş anlamda fikri mülkiyet hakları içerisinde değerlendirilen know-how ve tescil edilmemiş ayırt edici ad ve işaretlerin de anonim şirketlere sermaye olarak getirilmesi mümkündür. Ancak tüm fikri mülkiyet haklarının anonim şirketlere sermaye olarak getirilmesi mümkün değildir. Sınai hakları konu alan yasal düzenlemelerde de sermaye taahhütlerine yön verecek nitelikte hükümler bulunmaktadır. Örneğin birden fazla ürün veya hizmet için tescil edilen marka üzerindeki hakkın kısmi devri mümkündür. (MarKHK m. 16/I). Böyle durumlarda kısmi devrin taahhüt edildiği esas sözleşmeye açıkça yazılmalıdır. Aksi durumda tam devir söz konusu olacaktır. Dolayısıyla fikri mülkiyet haklarının anonim şirketlere ayni sermaye olarak getirilmesinde TTK’da yer alan hükümler tek başına belirleyici değildir. TTK’da yer alan hükümler ile fikri mülkiyet haklarını konu alan yasal düzenlemelerde yer alan hükümler bir bütün halinde değerlendirilip sonuca varılmalıdır.

Fikri mülkiyet haklarının anonim şirketlere ayni sermaye olarak getirilmesi, taahhüt ve tasarruf aşamalarından geçerek gerçekleşmektedir. Gerek taahhüt gerek tasarruf aşamasında fikri mülkiyet haklarını diğer malvarlığı unsurlarından ayıran bazı özel durumlar söz konusudur. Yine kuruluşta yapılacak taahhütle sermaye artırımında yapılacak taahhüt arasında da bazı farklılıklar bulunmaktadır. Ayni sermaye taahhüdü bazı özellikler göstermektedir. Ayni sermaye taahhüdünün kaynağı anonim şirket esas sözleşmesidir. Bu taahhüt anonim şirket tüzel kişiliğine karşı üstlenilmektedir. Usulüne uygun gerçekleşen sermaye taahhüdü sonucu geçerli ve mevcut bir borç doğmaktadır. Ancak şirket tüzel kişilik kazanamadığında ya da sermaye artırımı tamamlanamadığında söz konusu borç ortadan kalkmaktadır. Bu nedenle ayni sermaye taahhüdü bozucu şarta bağlıdır. Ayni sermaye taahhüdünün gösterdiği bu özelliklerin yanında, fikri mülkiyet haklarının bir kısmı ve diğer bazı malvarlığı unsurları için söz konusu olan bir özellik daha bulunmaktadır.13

TTK m. 128/II hükmü, özel sicili bulunan malvarlığı unsurlarının ayni sermaye olarak kabul edilebilmesi için, bu sicillere şerh verilmesi şartını öngörmektedir. Dolayısıyla özel sicile şerh verilmesi, ayni sermaye taahhüdünün geçerli olması için bir ön koşuldur. Ancak bu ön koşul tüm fikri mülkiyet hakları için geçerli değildir. Öncelikle belirtmek gerekir ki sınai hakların tümü özel sicile sahiptir. Sınai hakların doğumu için bu sicillere kaydedilmeleri gerekmektedir. Sınai haklara ilişkin yapılan hukuki işlemler de bu sicillere kaydedilmektedir. Bu nedenle özel sicile şerh verilme şartı sınai haklar bakımından geçerlidir. Buna karşılık fikri haklar bakımından aynı sonuca ulaşmak mümkün görünmemektedir. Aslında fikri hakların da kaydedilebileceği özel bir sicil bulunmaktadır. Ancak burada kural, isteğe bağlı tescildir. FSEK sadece sinema ve müzik eserlerini içeren yapımlar için tescili zorunlu tutmaktadır (FSEK m. 13/III). Bunun yanında fikri hakların tescilindeki amaç hak ihdas etmek değil, sadece ispat kolaylığını sağlamaktır. Bu nedenle fikri hakların sermaye olarak taahhüdünün özel sicile şerh verilmesi şartına bağlı olmadığı kanaatindeyiz. Ancak tescili zorunlu tutulan fikri haklar bakımından özel sicile şerh verilme şartının aranması, anonim şirket sermayesinin korunması adına en azından ispat kolaylığı sağlayacağı için yerinde olacaktır.14

B. Anonim Şirketlere Ayni Sermaye Konulamayacak Fikri Haklar:

Ayni sermaye olarak konulacak fikri mülkiyet haklarının bazı özellikleri taşıması gerekir. Maddi edim niteliği bulunmayan, devredilebilir ve para ile ölçülebilir nitelikte olmayan fikri mülkiyet hakları anonim şirketlere ayni sermaye olarak getirilemez. Bunun yanında üzerinde sınırlı ayni hak, haciz ve tedbir bulunan fikri mülkiyet hakları da ayni sermaye konusu olamaz (TTK m. 342/I).

Bu özelliklerden hareketle anonim şirketlere ayni sermaye olarak konulamayacak fikri mülkiyet hakları tespit edilebilir. Örneğin coğrafi işaret üzerindeki hak devredilebilir nitelikte değildir. Fikir ve sanat eserleri üzerindeki cayma hakkı ve vazgeçme hakkı manevi yönleri ağır basan haklardır. Bu haklar maddi edim niteliği taşımadığı gibi devredilebilir nitelikte de değildir. Bu nedenle sayılan haklar anonim şirketlere sermaye olarak getirilemez. TTK m. 342/I’e göre, üzerinde sınırlı ayni bir hak, haciz ve tedbir bulunan malvarlığı unsurları ayni sermayeye konu olamaz. Bu malvarlığı unsurları içinde fikri mülkiyet hakları da bulunmaktadır. Üzerinde haciz ve tedbir bulunan fikri mülkiyet haklarının neyi ifade ettiği açıktır. Ancak sınırlı ayni hakların fikri mülkiyet hukukundaki karşılığı tartışma konusudur. Eşya üzerinde kurulabilen sınırlı ayni haklardan rehin ve intifa haklarının fikri mülkiyet hakları üzerinde de kurulabilmesi mümkündür.

TTK m. 342’nin gerek lafzı gerekse amacı, üzerinde rehin, intifa ya da tesisi mümkün başka bir sınırlı ayni hak bulunan fikri mülkiyet haklarının anonim şirketlere ayni sermaye olarak getirilemeyeceğini ortaya koymaktadır. Buna karşılık üzerinde lisans hakkı bulunan fikri mülkiyet hakları için aynı sonuca ulaşmak mümkün değildir. Lisans hakkının hukuki niteliğine ilişkin öğretideki ayni hak ya da mutlak hak teorileri kabul edilse dahi, lisans hakkını TTK m. 342 anlamında “sınırlı ayni hak” olarak nitelendirmenin amacı aşan bir yorum olacağı kanaatindeyiz. Bu nedenle üzerinde lisans hakkı bulunan fikri mülkiyet haklarının anonim şirketlere sermaye olarak getirilebileceğinin kabulü gerekir. Ancak bu konuda bilirkişi raporunun belirleyici olacağını da belirtmek gerekir. Fikri mülkiyet haklarının anonim şirketlere ayni sermaye olarak getirilmesinde, TTK’daki hükümlerin yanında, fikri mülkiyet haklarını konu alan yasal düzenlemeler de önemli bir rol oynamaktadır. Bu noktada FSEK’te yer alan bazı hükümler sermaye taahhütlerine doğrudan etki edecek niteliktedir. Örneğin eser sahibinden mali hakkı daha önce devralıp bunu anonim şirkete ayni sermaye olarak getirmek isteyen hak sahibinin, eser sahibi veya onun mirasçılarından yazılı izin alması gerekmektedir (FSEK m. 49/I). Yine mali haklardan hangisinin ya da hangilerinin taahhüde konu edildiği esas sözleşmeye açıkça yazılmalıdır (FSEK m. 52). Aksi durumlarda sermaye taahhütleri geçersiz olacaktır.15

V. Sonuç:

Anonim şirketler Türk hukuk sisteminde en önemli sermaye şirketleri kapsamındadır. Bu nedenle de ticari şirketlerle ilgili düzenlemelerde temel alınan anonim şirketler olmaktadır. Anonim şirketler bir sermaye şirketi olduğundan şirket hissedarları şirketin tescil aşamasında ticaret sicil müdürlüğüne sermaye değerlerini sunmak ve kanunun aradığı ticaret sermayesini tamamlamak gerekmektedir. Türk ticaret kanunu anonim şirketlerin ayni sermaye olarak fikri ve sına mülkiyet hakkı kapsamında değerlerinde şirket sermayesi olarak sunulmasına ilkesel olarak bir engel çıkarmamaktadır.

TTK Ayni sermaye olarak konulacak fikri mülkiyet haklarının bazı özellikleri taşıması gerektiğini vurgulamıştır. Maddi edim niteliği bulunmayan, devredilebilir ve para ile ölçülebilir nitelikte olmayan fikri mülkiyet hakları anonim şirketlere ayni sermaye olarak getirilemeyecektir. Bunun yanında üzerinde sınırlı ayni hak, haciz ve tedbir bulunan fikri mülkiyet hakları da ayni sermaye konusu olamaz (TTK m. 342/I).

Anonim şirketlerde ayni sermaye olarak konulabilecek fikri mülkiyet haklarının sermaye değerinin belirlenmesi de ayrı bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu hususta TTK nunda düzenleme uyarınca şirket merkezinin bulunduğu yer mahkemesi ayni sermaye olarak konular fikri ve sınai mülkiyet hakkının değerinin belirlenmesi adına bilirkişi marifetiyle değer tespitinde bulunacağı ve bu değerin mahkemece onanmasından itibaren şirket sermayesi olarak ayni sermaye kapsamında değerlendirilecektir.

Anonim şirkette ayni sermaye olarak konulan fikri mülkiyet hakkı, sermaye olarak şirkete taahhüt edildiği andan itibaren artık şirkete ait bir ayni sermaye olacağı için bu taahhütün yerine getirilmemesi halinde şirket hissedarına karşı sermaye borcuna karşılık alacak davası açması mümkün olacaktır. Yine şirkete ayni sermaye olarak konulan fikri mülkiyet hakkı üzerinde sahibinin sadece manevi/ kişilik hakkından doğan hakları devam etmekte iken artık şirkete devredilen mali haklar yönünden sahibinin bir hakkı kalmadığından maddi tazminat davası açma imkanı bulunmamaktadır.

Ayni sermaye olarak taahhüt edilen malvarlığı unsurlarının değerinin tam ve doğru olarak belirlenmesi, sermayeyi getiren ortak açısından önemli olduğu kadar, şirket, diğer pay sahipleri ve tek güvenceleri şirketin malvarlığı olan şirket alacaklılarının menfaatlerinin korunması açısından da önemlidir. Bu nedenle kanun koyucu ayni sermaye taahhütlerine değer biçilmesiyle ilgili özel bir hüküm öngörmektedir. Hükümde bilirkişinin raporunu nasıl hazırlaması gerektiğine ilişkin bazı kıstaslar yer almaktadır. Ancak bu kıstaslardan hareketle objektif bir sonucun ortaya çıkması zor görünmektedir. Hükümde yer alan herkes için en adil ve uygun değerleme yönteminin belirlenmesi kuşkusuz ki zorluklar taşıyacaktır. Bunun yanında değerleme raporunda yer alan açıklamaların tatmin edici gerekçelere dayanması ve hesap verme ilkesinin icaplarına uygunluğu da aranmaktadır. Ayni sermaye değerlemesinde emsaline oranla yüksek fiyat biçen, işletme ve aynın niteliğini veya durumunu farklı gösteren ya da başka bir şekilde yolsuzluk yapan bilirkişi, doksan günden az olmamak üzere adli para cezasıyla cezalandırılır (TTK m. 551 ve TTK m. 562/X).

Av. Ziya Fırat Gültekin
Fırat Gültekin & Partners


  1. Dal, Seniha, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu TTK’ya göre Fikri Mülkiyet Haklarının Anonim Şirkete Sermaye Olarak Konulması, s.3
  2. Dal, Seniha a.g.e.s. 4
  3. Dal, Seniha,a.g.e.s.5
  4. A.g.e.s.6
  5. Aslan,a.g.e. s28
  6. Tekinalp, Ünal, Fikri Mülkiyet hukuku, Vedat Kitapçılık, İstanbul, 2012,s.5
  7. Çetinyılmaz, Ecem, Ayni Sermaye Sermaye Olarak Fikri Mülkiyet Hakları, https//www.erdem.av.tr. bilgi bankası ekim 2015
  8. Dal,a.g.e.s11
  9. Tekinalp,a.g.e.s 5
  10. Aslan, Mehmet, Fikri Mülkiyet Haklarının Anonim Şirketlerde Ayni Sermaye Olarak Getirilmesi yayınlanmamış yüksek lisans tezi, Eskişehir, 2015 s.25
  11. Aslan, a.g.e.s 27
  12. Aslan, a.g.e. s. 27
  13. Pelit, Başak Şirketlerde sermaye kavramı ve Sermayenin zamanında Ödenmesinin sonuçları https://metalmakina.com

Kaynakça:

  • Aslan, Mehmet, Fikri Mülkiyet Haklarının Anonim Şirketlerde Ayni Sermaye Olarak Getirilmesi, yayınlanmamış yüksek lisans tezi, Eskişehir, 2015
  • Çetinyılmaz, Ecem, Ayni Sermaye Olarak Fikri Mülkiyet Hakları, https://www.erdem.av.tr bilgi bankası, ekim 2015
  • Dal, Seniha, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu TTK m.342’ye göre Fikri Mülkiyet haklarının Anonim Şirkete Ayni sermaye Olarak Konulması, https://dergipark.org.tr
  • Pelit, Başak, Şirketlerde Sermaye Kavramı ve Sermayenin Zamanında Ödenmesinin Sonuçları, https://metalmakina.com
  • Tekinalp, Ünal, Türk Ticaret Hukukunu Ticari İşletme Bağlamında Yeniden Düşünmek, BATIDER, Haziran 2008, C. XXIV, S. 3, s. 12, 13.
  • Tekinalp, Ünal, Fikri Mülkiyet Hukuku, Vedat Kitapçılık, İstanbul, 2012

Platformunuzu seçin ve paylaşın.