Türk Borçlar Kanunu’nun 350.maddesi taşınmazını kiraya veren malikin gereksinim nedeni ile tahliye davası açmasına imkan veren bir hükümdür. İlgili hüküm aynen;

“Kiraya veren, kira sözleşmesini; 1. Kiralananı kendisi, eşi, altsoyu, üstsoyu veya kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu diğer kişiler için konut ya da işyeri gereksinimi sebebiyle kullanma zorunluluğu varsa, … belirli süreli sözleşmelerde sürenin sonunda, belirsiz süreli sözleşmelerde kiraya ilişkin genel hükümlere göre fesih dönemine ve fesih bildirimi için öngörülen sürelere uyularak belirlenecek tarihten başlayarak bir ay içinde açacağı dava ile sona erdirebilir.”
şeklindedir. İlgili hüküm gereğince malikin gereksinim nedeni ile tahliye davası açabilmesi için

  1. Taşınmazın malikin kendisi, eşi, altsoyu, üstsoyu veya kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu kişiler için konut veya işyeri olarak kullanma zorunluluğu olmalı ve
  2. Belirli süreli sözleşmelerde sürenin sonunda, belirsiz düreli sözleşmelerde kiraya ilişkin genel hükümlere göre fesih dönemine ve fesih bildirimi için öngörülen sürelere uyulması gerekmektedir.

Ancak kanunda yer alan söz konusu şartlara ek olarak Yargıtay kira sözleşmesinde fesih için yazılı bildirim yapılması gerektiğine ilişkin bir hükmün mevcut olması halinde tahliye davası açmadan evvel söz konusu yazılı bildirimin de süresi içerisinde yapılmasının şart olduğunu belirtmiştir.

Nitekim emsal nitelikteki Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 22.10.2014 Tarih, 2014/9709 E., 2014/11464 K. sayılı kararında “…hükme esas alınan ve taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmayan 15.6.2007 başlangıç tarihli 2 yıl süreli kira sözleşmesinin 19. Maddesinde sözleşme bitim tarihi itibariyle tarafların fesih hususundaki iradelerini 1 ay evvel yazılı olarak bildirmeleri aksi halde sözleşmenin yenilenmiş kabul edileceği hüküm altına alınmıştır. Anılan sözleşme hükmü gereğince davacı tarafından sözleşme bitim tarihinden 1 ay önce davalıya gönderilen bir ihtar bulunmadığından kira sözleşmesi aynı koşullarla bir yıl uzamış olup 14.07.2011 tarihinde açılan dava süresinde değildir. Açıklanan bu olgu karsısında süresinde açılmayan davanın reddine karar verilmesi gerekirken kiralananın tahliyesine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.” ifadelerine yer verilmek sureti ile kira sözleşmesinde fesih için süre öngörülmesi halinde ihtiyaç nedeni ile açılan tahliye davasında söz konusu fesih süresine uyulması gerektiği aksi halde davanın süresin açılmamış sayılacağına hükmedilmiştir.

Dolayısıyla TBK’nın 350.maddesi gereğince açılacak davalara ilişkin Yargıtay kira sözleşmesinde yer alan sürelere uyulmasını üçüncü şart olarak öngörmüştür.

T.C. Yargıtay 6. Hukuk Dairesi

Esas No: 2014/9709

Karar No: 2014/11464

Karar Tarihi: 22.10.2014

TAHLİYE DAVASI – TARAFLARIN FESİH HUSUSUNDAKİ İRADELERİNİ BİR AY EVVEL YAZILI OLARAK BİLDİRMELERİ GEREKTİĞİ AKSİ HALDE SÖZLEŞMENİN YENİLENMİŞ KABUL EDİLECEĞİ – DAVANIN SÜRESİNDE OLMADIĞI – HÜKMÜN BOZULMASI

Özet: Olayımıza gelince; hükme esas alınan ve taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmayan 15.6.2007 başlangıç tarihli 2 yıl süreli kira sözleşmesinin 19. Maddesinde sözleşme bitim tarihi itibariyle tarafların fesih hususundaki iradelerini 1 ay evvel yazılı olarak bildirmeleri aksi halde sözleşmenin yenilenmiş kabul edileceği hüküm altına alınmıştır. Anılan sözleşme hükmü gereğince davacı tarafından sözleşme bitim tarihinden 1 ay önce davalıya gönderilen bir ihtar bulunmadığından kira sözleşmesi aynı koşullarla bir yıl uzamış olup 14.07.2011 tarihinde açılan dava süresinde değildir. Açıklanan bu olgu karşısında süresinde açılmayan davanın reddine karar verilmesi gerekirken kiralananın tahliyesine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
(6098 S. K. m. 328, 350, 353)

Dava ve Karar: Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tahliye davasına dair karar, davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

Dava, ihtiyaç nedeniyle tahliye istemine ilişkindir. Mahkemece kiralananın tahliyesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

6098 sayılı TBK.nun 350/1. maddesi hükmüne göre ihtiyaç iddiasına dayalı olarak açılacak tahliye davalarının belirli süreli sözleşmelerde sürenin sonunda, belirsiz süreli sözleşmelerde bu kanunun 328. maddesinde fesih bildirimi için öngörülen sürelere uyularak belirlenecek tarihten başlayarak bir ay içinde açılması gerekir. TBK.nun 353. maddesi uyarınca kiraya veren, daha önce veya en geç davanın açılması için öngörülen sürede dava açacağını kiracıya yazılı olarak bildirmişse dava, bildirimi takip eden uzayan bir kira yılı sonuna kadar açılabilir. Dava açma süresi kamu düzenine ilişkin olup, davalı ileri sürmese bile mahkemece kendiliğinden göz önünde bulundurulması gerekir.

Davanın süresinde açılıp açılmadığının belirlenebilmesi için öncelikle kira sözleşmesinin başlangıç tarihinin ve süresinin bilinmesi zorunludur. Davacının bildirdiği bu tarihlere davalı karşı çıkarsa uyuşmazlığın tarafların gösterecekleri tanık dahil bütün deliller toplanarak bir hadise olarak çözüme kavuşturulması gerekir.

Olayımıza gelince; hükme esas alınan ve taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmayan 15.6.2007 başlangıç tarihli 2 yıl süreli kira sözleşmesinin 19. maddesinde sözleşme bitim tarihi itibariyle tarafların fesih hususundaki iradelerini 1 ay evvel yazılı olarak bildirmeleri aksi halde sözleşmenin yenilenmiş kabul edileceği hüküm altına alınmıştır. Anılan sözleşme hükmü gereğince davacı tarafından sözleşme bitim tarihinden 1 ay önce davalıya gönderilen bir ihtar bulunmadığından kira sözleşmesi aynı koşullarla bir yıl uzamış olup 14.07.2011 tarihinde açılan dava süresinde değildir. Açıklanan bu olgu karşısında süresinde açılmayan davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kiralananın tahliyesine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 22.10.2014 tarihinde oybirliği ile, karar verildi.

Platformunuzu seçin ve paylaşın.