Ticari hayatta en yaygın olarak kullanılan kambiyo senedi, halk arasında senet olarak da tabir edilen bonodur.

Ticari hayatta en yaygın olarak kullanılan kambiyo senedi, halk arasında senet olarak da tabir edilen bonodur. Bonoya ilişkin düzenlemeler 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 776 ilâ 779. maddeleri arasında yer almaktadır. Ayrıca, TTK’nın 778. maddesinde ifade edildiği üzere, bononun niteliğine aykırı düşmediği oranda, poliçeye ilişkin bazı hükümler de bono hakkında uygulama alanı bulacaktır. Poliçeye ilişkin hükümlerden bono hakkında uygulanacak olanlardan birisi de ödememe halinde başvurma haklarına ilişkin TTK’nın 713 ilâ 727 ve 729 ilâ 732. maddeleri arasında yer alan kurallardır.

Buna göre, bononun ödenmemesi halinde ödememenin ödememe protestosu adı verilen ve noterlikçe düzenlenen resmi bir belgeyle belirlenmesi şarttır (TTK m. 714/1, 715 ve 716). Ödememe protestosunun ödeme gününü izleyen iki (2) işgünü içinde çekilmesi zorunludur (m. 714/3). Protestonun düzenlenmesi, bonoyu elinde bulunduran hamilin kambiyo senetlerine mahsus müracaat haklarını kullanması açısından büyük önem arz etmektedir. TTK’nın 713/1. maddesinde, poliçenin/bononun vadesinde ödenmemesi halinde hamilin, cirantalara, düzenleyene ve poliçe dolayısıyla taahhüt altına girmiş olan diğer kişilere başvurabileceği hüküm altına alınmıştır. Bu nedenle, hamilin bonodan kaynaklanan müracaat hakkını kullanabilmesi için, bazı istisnai durumlar dışında, yasal süre içinde protesto düzenletmesi gerekmektedir. Söz konusu istisnai durumlar dışında ödememe protestosu çektirmeyen hamil, örneğin kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluna başvuramayacağı gibi genel haciz yoluna da başvuramayacaktır (Yargıtay 12. HD’nin 07.11.2000 tarih, E.2000/15578, K.2000/16828 sayılı kararı).

Ödeme Protestosu Çekilmesine Gerek Bulunmayan Haller (İstisnalar)

1) Bonoyu Düzenleyen ve Onun Lehine Aval Veren, Kabul Eden Kişi Konumunda Bulunduklarından Ödememe Protestosu Çekmemiş Olsa Dahi Bu Kişilere Karşı Müracaat Edebilir

TTK’nın 779/1. maddesinde, bir bonoyu düzenleyen kişini tıpkı bir poliçeyi kabul eden gibi sorumlu olduğu hükmüne yer verilmiştir. Keza, TTK’nın 702/1. maddesi uyarınca, aval veren kişi da kimin için taahhüt altına girmişse aynen onun gibi sorumlu olacaktır. Aynı şekilde, TTK’nın 678/1. maddesinin amir hükmü gereğince, temsile yetkili olmadığı hâlde bir kişinin temsilcisi sıfatıyla bir bonoya imzasını koyan kişi de o bonodan dolayı bizzat sorumludur Bu nedenle, bonoyu tanzim edene, onun lehine aval verene ve bunların yetkisiz temsilcilerine karşı ödememe protestosu çekilmesine gerek bulunmamaktadır(Ramazan Arslan, Ejder Yılmaz, Sema Taşpınar Ayvaz, Emel Hanağası, İcra ve İflas Hukuku, 5. Baskı, Yetkin Yayınları, Ankara, 2019, s. 357). Zira, TTK’nın 698. maddesi gereğince, hamilin bu kişilere karşı doğrudan doğruya başvuru hakkı bulunmaktadır.

Buna karşılık, cirantalara, ciranta lehine aval verenlere ve bunların yetkisiz temsilcilerine karşı başvuruda bulunabilmesi için keşideciye karşı ödememe protestosu çekilmiş olması şarttır

2) TTK’nın 722. Maddesinde Düzenlenen Haller

TTK’nın 722. maddesinde düzenlenen hallerde de protesto düzenlenmesine gerek bulunmamaktadır. Buna göre; düzenleyen, ciranta veya aval veren kişi, senet üzerine “gidersiz”, “protestosuz” kayıtlarını ya da bunlara eş anlamlı diğer herhangi bir ibareyi yazıp imzalayarak, hamili başvurma hakkını kullanmak için kabul etmeme veya ödememe protestosu düzenleme yükümünden kurtarabilir (m. 722/1).

Bu kayıt, hamili, bonoyu süresinde ibraz etmek ve gereken ihbarları yapmak yükümlülüklerinden kurtarmaz. Sürelere uyulmadığını ispat, bunu hamile karşı ileri süren kişiye düşer (m. 722/2).

Bu kayıt bonoyu düzenleyen tarafından yazılmış ise, poliçeden dolayı borç altına girmiş olanların hepsi hakkında geçerli olur; bir ciranta veya aval veren kişi tarafından yazıldığı takdirde, hüküm yalnız ona uygulanır. Düzenleyen tarafından yazılan kayda rağmen hamil yine protesto çekerse giderler kendisine ait olur (m. 722/3).

Kayıt bir ciranta veya aval veren kişi tarafından konduğu takdirde, bu kayda rağmen çekilmiş olan bir protestonun gerektirdiği giderleri, bonodan dolayı borç altına girenlerin hepsi tazminle yükümlüdür (m. 722/4)

Ödeme Protestosu Çekilmemiş Bononun Hukuki Niteliği ve Düzenleyen ile Cirantalara Karşı Başka Kanuni Yollara Başvurulup Başvurulamayacağı Sorunu

Ödememe protestosu çekilmeyen bono nedeniyle cirantalara ve bunlar lehine aval verenlere karşı kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu veya genel haciz yoluyla bir takip yapılamayacağı yukarıda ifade edilmişti. Bununla birlikte, ödememe protestosu çekilmeyen bir bono HMK’nın 202. maddesi anlamında bononun dayandığı temel ilişki açısından yazılı delil başlangıcı niteliğinde olduğundan, hamil temel ilişkiye dayalı açacağı davada, bu bonoyu bir ispat aracı olarak kullanabilecektir (Yargıtay 11. HD’nin 21.02.2018 tarih, E.2016/12842, K.2018/1321; Yargıtay 19. HD’nin 12.10.2016 tarih, E.2016/1528, K.2016/13294 ve Yargıtay 19. HD’nin 29.09.2014 tarih, E.2014/9838, K.2014/14305 sayılı kararları). Örneğin, ödememe protestosu çekilmemiş bir bono hamile alım satım sözleşmesine dayalı olarak verilmiş ve alıcı borcunu ödememiş ise alacaklı satım akdine dayalı olarak borçlu aleyhine genel hükümlere göre bir alacak davası açabilir ve bu davada bonoya yazılı delil başlangıcı olarak dayanabilir. Yazılı delil başlangıcının bulunduğu durumlarda, senetle ispat zorunluluğu ortadan kalktığından, davacı iddiasın ispat hususunda tanık dinletebilecektir.

Yine, ödememe protestosu çekilmeyen bononun dayandığı temel hukuki ilişkiye dayanarak hamilin ciranta aleyhine genel haciz yoluna başvurması ve cirantanın ödeme emrine itiraz etmesi durumunda, hamil açacağı itirazın iptali davasında bu bonoya yazılı delil başlangıcı olarak dayanabilecektir.

Sonuç itibarıyla, bonoyu elinde bulunduran hamilin cirantalara başvurabilmesi için vadesi geldiğinde ödenmeme halinde noter aracılığıyla yasada öngörülen iki iş günü içinde ödememe protestosu düzenletmeli ya da bono düzenlenirken keşideciden bononun ön yüzüne “protestosuzdur” şeklinde bir ibaresi yazdırarak protesto çekme yükümlülüğünden kendisini kurtarması gerekmektedir. Bunların yapılmaması durumunda ise hamil, genel hükümlere dayalı olarak bononun dayandığı temel hukuki ilişkiye dayalı olarak bir dava açabilecektir. Ancak, davanın sonuçlanmasının uzun süre alacağı dikkate alındığında, elinde bono bulunduran hamillerin basiretli bir tacir olarak önceden gerekli tedbirleri almalarının kendi menfaatlerine olacağı açıktır.

Av. Z. Fırat Gültekin
LLM, Ekonomi Hukuku

Platformunuzu seçin ve paylaşın.